Gelin girin
dedenizin kucağına
Korkmayın çocuklar
Gelin girin dedenizin kucağına
Bu ilk savaş değildir,
Memleketin
yaşadığı
Her zaman kan
akmıştır,
Deresine,
tepesine dağına
Gelin girin kucağına
Dedenizin.
Bütün delik-deşikleri
Sıkı kapatın çocuklar
Alçak konuşun, duymasın
Anneniz bilmesin ki, dışarıda
Karışık bir durum var
Babanızı bir savaşta kaybetti,
Gözlerini bir savaşta
Dayanamaz
bu yaşta,
Gürültüye
Dayanamaz
artık silah sesine
Bırakın tespihiyle tekbiriyle
duasıyla,
Devam etsin yoluna
Değmeyin, dokunmayın koluna
Ürkmesin
Gelin girin kucağına
Dedenizin.
Sinmeyin köşelere çocuklar
Saklanmayın bucaklarda
Gelin girin dedenizin kucağına
Ömrünü savaşlarda geçirdi,
kurt gibi
Atladı
siperlerden siperlere,
Ellerinden
düşemedi mavzeri
Tek yaşayan şehit kaldı o günlerden
Size yadigar
Her şeyini kaybetti
Tek bu kucağı kaldı
Gelin girin kucağına
Dedenizin
çocuklar
Korkmayın,
Bu ilk savaş değildir
Memleketin
yaşadığı
Ne de sonuncu savaş.
Sen yeni misin burada
Ulan Kazancı sen yeni misin burada
Ulan sen kim olursun
Ulan Kazancı sen ne zaman sinirine
Hakim olursun
Sövemezsin devrana sövemezsin
divana
Ulan sen ne zaman anlarsın
ki
Bu ülkenin göbeği böyle kesilmiş
Böyle
dökülmüş suyu
Ağzı, burnu kan
içinde kalu bela'dan
Ulan sen Kazancı yeni misin burada
İlk
mi çekiyorsun bu kara dumanları
içine
İlk
mi soluyorsun bu kirli havaları
İlk
mi duyuyorsun
Yürekleri parçalayan bu
çığlıkları
İlk
mi görüyorsun bu
din soytarıları
Nasıl
kıyımlar işliyor
din adına
İlk
mi, ilk mi… bütün bunlar
Eskiden
de vardı
Bir az düşün,
hatırlarsın
Ulan sen kim olursun Kazancı
Kerametin
ne
Nasıl
durdurabilirsin bu salgınları
Bulaşmadık vicdan kalmadı
Bulaşmadık cüzdan kalmadı
Ötede
kırk harami beride kırk harami
Sürmeler bile gözlerden çalınıyor
Haklar mı hukuklar mı çalınmaz
Gücün nasıl yeter anlatmaya
Bu hayali filmleri çocuklara
Kendini kahramanlarla bir tutma
Kim olursun sen, unutma
Ulan sen Kazancı yeni misin burada
Hiç
mi hiç değmedi tırnağına
Namertlerin
taşları
Hiç
mi hiç kanamadı
burnun
Sevgilinin
uğruna
Nerede taviz vermedin ki ele ayağa
Ne zaman sigaranı
İlk çaktığın kibritle
yakabildin
Ne zaman çıkabildin
Girdiğin dar sokaklardan
Fazla yara almadan
Burası
tepişmek meydanı
Burası
boğuşmak meydanı
Göbeği böyle kesilmiş
Böyle
dökülmüş suyu
Kalu bela'dan
Geriye bir duan kalıyor, Tanrım
Acı çoğaldıkça artıyor
öfke
Artıyor haddini buluyor Tanrım.
Bu günleri görmez olaydım keşke
İçim isyan ile doluyor
Tanrım.
Kimi lanetlesem, küfretsem kime
Kim yükledi bunca kahrı terkime
Bunları da geç, o, gül Kerkük'üme
Bir soran yok neden soluyor
Tanrım.
Terk ettin beni
ne bet bir zamana
Bulanmışım baştan-aşağı
kana
Bir değil zulmeden kıyan bu cana
Her gelen bir damar yoluyor Tanrım.
Kopuyor sabrım en yoğun yerinden
Beklerken
bir ilaç birilerinden
Bir yeni dert daha,
daha derinden
Tığ gibi bağrıma dalıyor Tanrım.
Kader beni kılıç
hışmına tutmuş
Canıma
itleri ayrık kudurtmuş
Tüm bildiğim dostlar birden unutmuş
Geriye bir duan kalıyor
Tanrım
Kerkük ve sen
Ne zaman bir güzelden
bir güzel söz edilse
Ya Kerkük yada düşer ya sen yada düşersin
Aşkınız has bahçedir hangi
yoldan gidilse
Kerkük o yolu ipek, sen
çiçekle döşersin.
İki aşkı bir kalpte barındırmak intihar
Bu laflar benim değil
erenlerin bu laflar
Erenlerden
bize ne! Burda bir Kazancı var
İster bütün sevgiler yüreğinde yeşersin.
Ruhum Kerkük'te mahpus,
kalbim kalbinde tutsak
Sizi sevmekten gayri ne varsa bana yasak
Duydunuz
mu içimde yeni bir aşk açacak
Kerkük bir yandan deşer,
sen bir yandan
deşersin.
Her şaire bir kadın ile bir şehir gerek
Kadın
şiire baldır, şehir bal süzen
petek
Bir kelime yüzünden bunaldı mı bu yürek
Kerkük
başımı okşar
sen gönlümü okşarsın...
Vüsal Nurunun təqdimatında
Ədəbiyyat qəzeti.- 2018.- 14
iyul.- S.28.