İsa Hebibbeyli: 70 Yaşının
Eşiğinde
Oktyabrın
16-sı akademik İsa Həbibbəylinin doğum
günüdür
İsa
Hebibbeyli, benim Azerbaycan'da tanıdığım son derecede
çalışkan, faal, adeta yerinde duramayacak derecede bitmek
tükenmez bir enerji sahibi, zihni sürekli yapacağı
işlerle meşgul, kendisini vatan ve milletine adamış nadir
bilim adamlarından biridir.
Dostumuz,
kardeşimiz, Azerbaycan'ın önde gelen bilim ve siyaset
adamlarından profesör, akademik İsa Hebibbeyli'nin ilmi
araştırmalarından, elde ettiği büyük
başarılardan, bin bir fedakarlıkla yaptığı
çalışmalarının öneminden ve
orjinalliğinden söz etmek benim için daha kolaydır ve bu
konularda çok şey yazabilirim. Amma ben bu
yazımda İsa Hebibbeyli'nin Azerbaycan'da göze pek
çarpmayan, belki de hiç söz edilmeyen bazı
özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Türkiye'den
bakılınca nasıl bir insan, nasıl bir bilim adamı ve
nasıl bir aydın ile
karşılaştığımızı açıklamak
istiyorum.
Aydınlar bir milletin hayatında siyasetçilerden,
askerlerden daha önemli rol oynar. Hatta onlar milletin
geleceğini belirlemede askerlere, siyasetçilere yol
gösterirler. Milli hedefleri, ülküleri
aydınlar tasarlar, ortaya atar, zamanı gelince siyasetçi ve
askerler de gerçekleştirir. Burada
isimlerini anmaya lüzum görmediğim Türkiyeli ve Azerbaycanlı
aydınların son 100-150 sene zarfında
Türklüğü nasıl yarınlara
hazırladıklarını hatırlayalım. Vaktiyle
bunların özünü oluşturduğu vatan ve millet
sevgisi, İslamcılık ve Türkçülük
idealleri, eğitim seferberliği vs. olmasaydı, Doğu Anadolu
ve Azerbaycan Türkleri I. Dünya Harbi ve sonrasındaki
katliamlardan kurtulamaz; İttihatçılar, - tam da
ihtiyaç duyulan bir anda - Kafkasya
Türklüğünün-Azerbaycan'ın yardımına koşamaz;
Azerbaycan'ı istiklale götüren yollar açılamaz;
Türkiye de İstiklal Savaşı'nı başaramaz,
bütünlüğünü koruyamazdı.
Sözünü ettiğimiz aydınlarınlar neslinin
günümüzde de temsilcileri bulunuyor. Dikkatli
bakmazsak bunların bir kısmını gözden
kaçırabiliriz; çünkü bu tip insanlar
gösterişe önem vermez, sessiz sedasız, temennasız
işlerini yaparlar. İsa Hebibbeyli işte
böyle aydınlardan biridir.
1991'de Sovyetlerin dağılması, Azerbaycan'ın
istiklaline kavuşması sırasında Nahçıvan
dünyadan tecrid edilmiş, perişan bir haldeydi. O dönemde Iğdır
ekonomik açıdan daha iyi bir durumdaydı. Ya
şimdi? Iğdır'da
önemli bir gelişme olmadı, aksine gerileme oldu.
Nahçıvan ise küllerinden yeniden doğdu; sınırları -
Türkiye hariç - dost olmayan ülkelerle sarılı
olduğundan ekonomik problemleri belli ölçüde devam ediyor
ama Muhtar Cumhuriyetin sosyal ve kültürel yaşamı dipdiri;
geleceğe ümitle bakıyor.
Türkiye'nin doğu sınırlarındaki vilayetler hem ekonomik hem de
bir sürü sosyal, siyasi problemlerle çalkalanıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük
çabalarına, tedbirlerine, yapılan güçlü
teşviklere rağmen gözle görülür bir
başarı elde edilemiyor. Bunların sebebi
ne? Bence en önemli sebep
Nahçıvanlı aydınların ülkelerine sahip
çıkması, halka önderlik etmesi,
sorumluluklarının bilinciyle çalışmaları,
Azerbaycan hükumetinin de onlara destek olması.
Türkiye'nin doğu illerinde ise aydınlar yok gibi! Hükumete bu
varlık yokluk mücadelesinde destek olan, zorluklara
göğüs geren, halka yol gösteren, vatan ve millet sevgisiyle
hareket eden, sorumluluk sahibi aydınlar yok!
Hemen her vilayette bir üniversite var ama sözü edilen
problemler hakkında ilmi araştırmalar, çözüm
yolu bulma gayretleri yok! Neredeyse her kazada bile bir gazete
çıkıyor, vilayetlerde televizyon yayınları var ama
gerçek mahalli medya yok!
Nahçıvan'da İsa Habibbeyli gibi aydınlar
şüphesiz hükumetten aldıkları destekle ama kendi
iradelerini de ortaya koyarak öne düşüyor, bölgenin
her yönden kalkınması için canla başla
çalışıyorlar. İsa Bey'in rektörlüğü
sırasında perişan vaziyetteki Nahçıvan
Üniversitesi'ne can verdiği, onu dünyaya açık yeni
bir ilim yuvasına dönüştürdüğü herkesin
kabul ettiği bir gerçek. Pekiyi sınır boyu Türk vilayetlerindeki
üniversitelerde bir başarı hikayesi var mı?
Burada konu dışına
çıktığımın farkındayım ama
söylemek istediklerim için bu bölgeye geniş bir
açıdan bakmanın yararlı olduğunu sanıyorum. Ermenilerin
"büyük Ermenistan" hayaline kavuşmak için
geçmişte Doğu Anadolu ve Azerbaycan dahil bütün
Güney Kafkasya'da, yakın tarihte ise Karabağ'da
yaptıkları soykırımlarını hatırlatmak
istiyorum. Ermenilerin iddiaları ve insanlık
dışı hareketleri Türkiye'de neredeyse unutulmuş
durumdaydı. Azerbaycan'ın
bağımsızlığa kavuşması, Karabağ'daki
dehşetli hadiseler, Türkiye'yi bu gafletten uyandırdı.
Türkiye
hükumeti, Azerbaycan'la, Nahçıvan'la çok
yönlü ilişkileri geliştirmede, ermenilere
cevap vermede istekli olsa da Kars, Ardahan, Iğdır, Erzurum, Van gibi
sınır vilayetlerinin yöneticileri, ortaya çıkan ani
bir hadise dolayısıyla üzerlerine sorumluluk alıp bir
iş yapmak istemiyor, hep Ankara'dan gelecek emri bekliyor, iş
işten geçiyordu. Açıkçası
bölgeyi de iyi tanımıyor, tarihte olup bitenleri gereği
gibi bilmiyorlardı. Onlara yol gösterecek,
tavsiyede bulunacak bölgenin gerçeklerinden haberdar aydınlar
da ortalıkta yoktu veya sesi çıkan birkaç kişiyi
de kimse dinlemiyordu.
Ancak özellikle Kars'ta, Iğdır'da kanbağı ve
yakın geçmişte müşterek acıları
yaşamanın oluşturduğu şuur sebebiyle halk
arasında kendiliğinden bir yakınlaşma arzusu ortaya
çıkmıştı. Bu
yakınlaşmayı Iğdır'da millet ve vatan sevgisiyle
coşup taşan Avukat İbrahim Bozyel, Nahçivan'da millete
hizmeti hayatının manasına çevirmiş olan İsa
Hebibbeyli gibi şuurlu aydınlar ele ele vererek çok daha ileri
seviyeye taşıma becerisini ve cesaretini gösterdiler.
Avukat
İbrahim Bozyel o dönemlerde Iğdır'a önderlik eden sayılı aydınlardan biriydi, aslında
birincisiydi de! Halkın sevgi ve güvenini
kazanmıştı. Ailesinin temiz geçmişiyle,
avukatlık hizmetindeki dürüstlüğüyle, lisedeki
öğretmenliğiyle, önderlik ettiği folklor ekibiyle
şehrin kültürel hayatına sadece Türkiye
ölçüsünde değil Avrupa ölçüsünde
de renk ve canlılık katmıştı. Birlikte
çıkardığımız Kardaş Edebiyatlar dergisi
özelikle Azerbaycan'la ilişkilerimizin gelişmesinde önemli
rol oynamaktaydı.
İsa
Hebibbeyli ile İbrahim Bozyel'in ilişkileri herhalde 1984'te onun Azerbaycan seyahati sırasında
büyük bir ihtimalle büyük vatansever, cesur insan rahmetli
Abbas Zamanof vasıtasıyla başlamıştı
sanırım. 1992 yılında Nahçivan'la
Türkiye arasında "Hasret Köprüsü"nün
açılmasından sonra ikisi arasındaki bu ilişkiler
süratle gelişti daha ileri seviyelere ulaştı.
Iğdırlı aydınlarla Nahçıvanlı
aydınların yakın katılımıyla (ki bunların
arasında İsa Hebibbeyli'yi ve Avukat İbrahim Bozyel'i
özellikle belirtmek istiyorum) kardeşliğin,
işbirliğinin, emel dostluğunun timsali olarak, milli
varlığımıza kast eden ermenilerin
1914-1920 yılları arasında bölgede yaptığı
katliamı hatırlatan, "Soykırımı Abidesi"
1999 yılında Iğdır'da inşa edildi. Prof. Cefer
Giyasi'nin projesini çizdiği bu anıtın
gerçekleştirilmesinde, Türkiyeli bazı
bürokratların kararsızlığını ve
passifliğini dikkate almadan cesaretli ve şuurlu adımlar atan
Iğdır Valisi Şemsettin Uzun'u ve ona büyük destek
vererek halkın bu abideye maddi yardımda bulunmasını da temin eden aydınlar arasında Avukat İbrahim
Bozyel'le Erzurum Atatürk Üniversitesinin değerli bilim
adamı tarihçi Prof. Enver Konukçu'nun hizmetlerini burada
anmadan geçmek istemiyorum. Şimdi bu
Soykırım Abidesi, Azerbaycan'la Türkiye kardeşliğini
temsil ettiği gibi sınırda, ermenilere, onların emellerini
parçalayan Türk'ün çelik
kılıçlarını hatırlatıyor.
İsa
Bey Nahçıvan Devlet Üniversitesi'nin
rektörü olduğu sıralarda sadece bu üniversiteyi maddi,
manevi yönden geliştirmekle kalmadı, aynı zamanda bu
üniversitenin komşu ülkelerdeki bilim çevreleriyle de
alakalarını kurdu. İran, Türkiye, Gürcistan,
Dağıstan, malum sebeplerle kısmen de İran
üniversiteleri arasında ileriye yönelik iş birliğinin
temel taşlarını atan, bu husustaki bütün
teşebbüslere öncülük eden,
fikir veren, müşahhas tekliflerde bulunan hep İsa Hebibbeyli
oldu. Onun Cenubi Azerbaycanlı aydınlarla,
şair ve yazarlarla işbirliğini güçlendirmek
özel bir gayret sarf ettiğini çok iyi biliyorum. Maalesef onun Nahçıvan Üniversitesi
rektörlüğünü bırakıp Baku'ya geçmesi
sebebiyle sözünü ettiğimiz bu ilişkilerin daha ileri
gitmediğini, akim kaldığını da söyleyebilirim.
İsa
Bey, sözünü ettiğimiz ilişkiler
çerçevesinde Türkiye'den birçok kişinin
Nahçıvan'da ve Azerbaycan'dan bazı öğrencilerin de
Türkiye üniversitelerinde lisans eğitimi görmelerinde,
yüksek lisans ve doktora tezi yapmalarında yardımcı oldu. Aynı zamanda Azerbaycanlı birçok öğretim
üyesinin Erzurum, Ardahan ve diğer üniversitelerde görev
alıp çalışmasını sağladı. Ardahan Üniversitesi Rektörü Ramazan Korkmaz'la
birlikte Kafkas Üniversiteleri arasında ilişkiler kurmak ve
geliştirmek yolunda önemli çabalar sarf etti.
İsa Bey'in Kardaş Edebiyatlar dergisine gösterdiği
ilgiyi, yaptığı yardımları hiçbir zaman
unutmayacağım. Bizim başta Azerbaycan olmak üzere
Türk dünyasıyla ilişki kurma arzumuzun sebeplerini
çok iyi anlaşmış, bize yoldaş olmuştu. Hatta İbrahim rahmetli olduktan sonra da Kardaş
Edebiyatları devam ettirmem için bana maddi bakımdan da
yardım etmişti. Onun bu
fedakarlığını minnetle hatırlıyor, yeri ve
zamanı gelmişken bunu açıklamayı uygun buluyorum.
İsa Bey'in Kardaş Edebiyatlar dergisindeki en önemli
yardımlarından biri de büyük vatan şairi Memmed
Araz'ın 60.
doğum yıldönümünde, onun
için özel bir sayı çıkarmamıza (Kardaş
Edebiyatlar, 1993, Sayı: 25) yardım etmesidir. Bu sayı
için gerekli yazıları, fotoğrafları bizzat temin etmiş kendisi de Memmed Araz hakkında iki
ayrı yazı hazırlayıp göndermişti. Bu sayı
sadece Türkiye'de değil Kardaş Edebiyatlar'ın
gönderildiği bütün Türk dünyasında
Azerbaycan'ın bu kudretli şairini geniş okuyucu zümrelerine
tanıtmada önemli rol oynamıştı.
İbrahim'in
ecelsiz ve talihsiz vefatından sonra onun için
çıkardığımız özel sayıya
"İbrahim Bozyel'in Hatırası" adlı
yazısını göndermiş burada bütün
samimiyetiyle keder dolu duygularını dile getirmiş ve aynı
zamanda rahmetli İbrahim Bozyel'in hizmetlerini objektif olarak tek bir
cümlede ifade etmişti: "Azerbaycan'la Türkiye
arasındaki en büyük manevi köprülerden biri de
İbrahim Bozyeldi".
Bu
İbrahim'i yakından tanıyanların katılacağı
son derecede doğru bir değerlendirmedir. Şimdi ben İsa
Bey'i tanımanın ardından geçen yaklaşık 40
yıllık bir zaman dilimine şöyle bir bakıyor ve
rahmetli Abbas Zamanof'un eşsiz gayret ve cesaretiyle
Türkiye-Azerbaycan arasında kurduğu köprülerin
günümüzde daha da güçlenerek devam ettiğini
görüyorum.
İsa Hebibbeyli, eserleriyle, faaliyetleriyle, ileriye yönelik
milli arzuları ve idealleriyle Türkiye-Azerbaycan arasındaki en
güçlü köprülerden birini kuran ve devam ettiren
temennasız şahsiyetlerden biridir ve biz Türkiye Türkleri
de milletimize yaptığı eşsiz hizmetler için ona
minnettarız.
Aziz
kardeşim İsa Bey, doğum yıldönümünde seni
candan tebrik eder, yüce Tanrı'dan sana uzun
ömür, can sağlığı diler, vatan ve millet yolunda
hizmetlerinin devamı temenni ederim. En derin saygı
ve sevgilerimle.
10.10
2018
İzmir/Bornova
Yavuz Akpınar
Ədəbiyyat qəzeti.- 2018.- 13 oktyabr.- S.11.