İllər öncəsinə döndüm, qayıtdım...
Selam, Azer Bey!
Nasılsınız?
Bugün
sabah uyanır
uyanmaz facebook'da sizin yazınızı okudum. Ferman Kerimzade... Birden bire yıllar
öncesine döndüm.
Merhum Abbas Zamanov'la mektuplaşıyordum
(Prof.Bedirxan Ehmedov o mektupları arşivde görmüş). Daha 15-16 yaşındaydım.
Artvin Öğretmen
okulunda okuyordum. Kiril alfabesini
Iğdırlı edebiyat
öğretmeni Zeynelabidin
Makas yazıp bana vermişti.
Abbas Zamanov bana il postada iki kitap göndermişti.
Birisi Feridun Bey Köçerli'nin
"Azerbaycan Edebiyatı
Meteryalları", ikincisi
ise "Qarlı Aşırım" romanı...
Önce kitabı ben okudum. Okudukça bazı yerlerde
ağladım. Çünkü biz o dönemlerde artık Sovyetler Birliğindeki Türklerin büyük çoğunlukla ruslaştıklarını
düşünüyorduk.
Kitap bittikten
sonra her önüme gelene kitabı anlatıyordum. Okuldaki talebeler akşamları odalarda grup grup
toplanıyor ve beni kitabı
okumaya davet ediyorlardı. Onlar Kiril alfabesini
bilmedikleri için ben okuyordum onlar
dinliyorlardı. Hiç unutmam,
Kerbelayı İsmail hamile gelinini götürüp düşmanına
emanet olarak bıraktığı bölümü
okuduğumda orada bulunan 20'ye yakın talebenin gözleri yaşla dolmuştu.
Aradan uzun zaman geçti. Almanya'dan
Iğdır-Taşburun köyüne
beni misafir
götürdüler. Orda Kerbelayı
İsmailin mezarını
sordum, götürdüler.
Yolun kenarında yoksul bir mezardı. Hemen bir yazı yazdım.
Galiba
525-de çıkmıştı. İstanbul konsolusu ve Azerbaycandan
bazı milletvekilleri gelerek mezarı güzelce yeniden yaptılar.
Demek istediğim şu ki... Sizin anlattığınız
o dağınık saçlı,
yüce ruhlu adam, yani
Ferman Kerimzade uzaktan da olsa
binlerce kilometre ötede biz gencecik talebelere namus, insanlık, kardeşlik ve bağımsızlık
ruhu nedir anlatmış ve bizleri ruhlandırmıştı.
Yazıyı gözlerim dolarak okudum. Ellerine, yüreğine
sağlık değerli
kardeşim!
Selamlar...
Orhan ARAS
Ədəbiyyat qəzeti.- 2019.- 6
aprel.- S.15.