Feyzaver Hanım
hakkında birkaç söz
Feyzaver Alpsar, sadece Türk dünyasının
kendisine çok şey borçlu olduğu Hüseyinzade Ali Bey'in kızı değil aynı zamanda terbiye ve nezaketleriyle, kulağa musiki gibi mülayim gelen temiz ve
güzel konuşmalarıyla
ünlü İstanbul
hanımefendilerinin de bir
temsilcisiydi.
Evinde kendisini ilk ziyaret ettiğimde yüzündeki
hüzünlü gülümsemesi,
sesindeki tatlılık,
tavırlarındaki incelik
beni büyülemişti.
Mükemmel terbiye görmüş
bir İstanbul hanımefendisinin karşısında
olduğum hemen belli oluyordu. Baştanbaşa tarih kokan bu evde, Hüseyinzade
Ali Bey'le birlikte II.
Meşrutiyet döneminin ruhunu
hissettim. Hiçbir şey
olmasa bile Feyzaver Hanım'ın konuşması
tavırları, yüzünden
hiç eksik olmayan gülümsemesi onun necip bir
aileden geldiğini
belli ediyordu. Babasının
sadece Azerbaycan değil bütün Türk dünyasına için büyük işler başarmış
bir ülkü adamı olduğundan bahsettiğimizde gözlerinin
içi gülüyor,
bundan hoşlanıyor
ama yine de tevazuu elden bırakmıyordu.
Babasının çok iyi
bilinen alçak gönüllülüğü, kızında da hayat bulmuştu, anlaşılan.
Feyzaver Hanım uzun süren annesinin rahatsızlığı sebebiyle
tahsilini yarıda bırakmaya mecbur olmuş, güzel sanatlardaki kabiliyetini ancak şahsi çalışmalarıyla geliştirmiş,
Anadolu'nun geleneksel resimlerine ilgi duymuş "Şahmaran"
resimleri çizmesiyle
tanınmış, birçok
sergi açmıştır.
Ablası
Saide hanımla birlikte (kardeşleri Selim Turan o zamanlar
Fransa'da idi) babalarından kalan bütün eşyayı,
resimleri, ey yazmalarını, mektupları,
belgeleri büyük bir titizlikle koruyarak bu değerli
arşivin günümüze
intikal etmesini sağladıkları için
bu kız kardeşlere ne kadar
teşekkür etsek azdır. Ali Bey'in şahsi eşyalarını,
resimlerini, Azerbaycan'ın
İstiklal Müzesi'ne,
Hüseyinzade'nin el yazma
eserlerini, kendisine gelen mektupları, belgeleri, resim ve kartpostaları, Hayat dergisi koleksiyonunu,
birçok gazete nüshalarını ve daha az sayıdaki
kitaplarını Ege Üniversitesi'nin Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü arşivine
bağışlarken, ailesinin
aziz yadigarlarından ayrılacağı için
çok üzülse
de onların gittikleri yerlerde muhafaza edileceklerini bilerek teselli bulmuş, üzüntüsünü belli etmemeye çalışmıştı.
Allah gani gani rahmet
etsin, mekanı cennet olsun!
29.04.2020
Yavuz Akpınar
Ədəbiyyat qəzeti.-
2020.- 2 may. S. 3.