İkinci Çanakkale

 

Sulusaray Belediye Başkanı 

Sadi Yalbırdak Kardeşime

 

Toprağa eğilmiş başım

Gözümden akıyor yaşım,

Bir gözüm ağlıyor, Gülüyor obürü,

Bilmiyorum ben, Dirimiyim ya ölü.

Dost diye sarılmış Düşmanın varı,

Başıma yağıyor Dünyanın karı

Sen uyanmadınmı?

Hiç hiç duyma dınmı?

Burda artık savaş başlamış.

Bomba yok, beyinler patlamış.

Bu savaş, en son savaş,

Sürüyor yavaş-yavaş.

Gizli-gizli,

Ölüm izli,

Kan da yok, ceset de yok,

Hudut da, cephe de yok.

Onurlar, gururlar,

Ben benim diyenler,

Kaya gibi duranlar

Köle gibi ölyorlar.

Ey davulcu! Davulcuuu!!!

Bağırsana!

Casuslar girmiş beyinlerimize!

Dolaşsana, aile aile!

Başlamış biraz önce,

 İkinci Çanakkale!

 İkinci-i-i!!!

İkinci Çanakkale!

 

 

Susmak Imkansız

 

Sus diyorsun.

Sözkonusu olunca millet ve vatan

Susmuşa derler: vatanı satan.

Susamam!!

Susmak:

Mertlerin kurşunlanması,

Milletin kuşkulanması,

  Şelalenin tersine akması,

Kan basıncın sıfıra düşmesi,

Hayının başa geçmesi,

Fikirlerin çürümesi,

Bugday ekip arpa biçilmesi,

Siyaha beyaz,

Kara kışa yaz

Denmesi,

Rüzgarın donması,

Hüzünün dogması,

Felaketin bize dönmesi,

Gerçek diye serab gösterilmesi,

Insan oglu denen Zatın,

Affedersiniz,

Hay artı van a benzemesi.

Yine sus diyorsun,

Susmak imkansız.

 

 

  Nesiminin Kardeşi 

 

  Dünyaca büyük türkücü 

  Azerbaycanlı kardeşim Alim Kasımov’a

 

Annemin rahminden-de karnı delerek çıktım.

Vurdum o Çin seddine,

Kendime kapı açtım.

Yıldızdan yıldıza yürüyemezsem,

Dolunayın yüzünü

Sevgilimin saçlarıyla örtemezsem,

Nefesim kesiliyor.

Bana bu älem dar geliyor.

 

Ben yastıkta can vereceklerden değilim.

Ya sıcak yar kucağı,

Ya-da hayın bıçağı

Parçalamış bacağı

Sarmadan öleceklerdenim.

 

Uyumadım gece-gündüz.

Uymadım kara dünyaya.

Bende Nesimi.

Ben-de Nesimi.

 

Sadece değiştirdim ismimi.

Aldım nasibimi:

Benim-de

Derilerim soyuluyor

Ve hälä canım içimde.

 

Gidiyorsa böyle durumda

Dünyanın bu insanlığı

Ben o dünyadan-da

Bundan-da

Vazgeçtim.

 

Her kapıdan girmem.

Pencereden çıkmam.

Yaşasın, yaşasın kuş yasaları:

Çok olsa bile toplanmış kanat,

“Her kuş kendi kanadıyla uçmalı!”

 

 

 Büyük Şarkıcı Müslüm  Magomayevin Anısına

 

Bu dağlar aniden yıkılsa bile,

Gökteki yıldızlar dökülse bile,

Böyle bir ses asla yankılanamaz.

O ses cennetin sesi,

O ses sanatın sesi.

Elbette Müslüm’ün sesi,

Nazik gönülleri yıkmayacak,

Insan bu toprakda yaşadıkca

Hafızalardan hiç çıkmayacak.

O ses dünyalara düşüverirdi,

Aşıklara aşklar verirdi,

Kör göze ışıklar verirdi.

Ebedi kaymayacak,

Ebedi susmayacak,

Ebedi sönmeyecek

Tüm yıldızlar da dinleyirdi.

Kendisi de saf altından oluşmuş

Yıldız her yerde, her zaman yıldız,

Altın her yerde, her zaman altın.

Şimdi duyuyor musunuz:

Müslüm’ü aziz toprak dinleyir,

Kocaman Hazar da dalgalanarak

Müslüm! Müslüüm!!” diye inleyir.

 

 

Beni Mutlu Etmek Kolay

 

Beni mutlu etmek için

Gereği yok çok şeyin.

Seni hatırlıyorum diye

Bir mektub bıraksan,

Beraber oturmuş resmimizi

Cam önünde sergilesen.

Telefonu öncelerdeki gibi,

Üç kez çaldırarak kessen.

Beyaz kağıdı öperek postalasan,

Dudaklarının kokusunu koklasam.

Taktığım yeşil boncuğu

İnce boynundan asarak

Geçirsen sokağımızdan sallanarak.

Hiç olmazsa rüzgârlardan

Sağlığımı sorsan.

Bense yalnız kumru gibi

Yıldızdan ihsan arasam.

Beni mutlu etmek için

Gereği yok çok şeyin.

   

 

Canım Türk Dünyası’nda

 

Bir ocakda ısınmış,

Bu birlige sıgınmış

Canım Türk Dünyası’nda

Dilde, işte, fikirde

Bir olursak biz varız,

Dostca kardeş yaşarız.

Kerkük bir gözüm benim.

Kıbrıstır digerinde.

Bölüm bölüm Balkanda

Evlad var aynı kanda.

Selam Özbeklerime,

Can canım Azerime.

Elmasım var Yakut’ta,

Çuvaş Hakas Başkurt’ta.

Tatar da övgülerim,

Kazak’tadır ciğerim.

Kırgız’a öpücüğüm...

 

 

ORAZ YAĞMUR

 

Olaylar.- 2011.- 18 oktyabr.- S.10.