Yaşar Kalafat

26 Şubat Hocalı ve Azerbaycan

Hocalı, Dağlık Karabağ Türk yurdu olup 7 bin kişilik bir nüfusa sahip iken, 26 Şubat 1992 tarihinde 360. Rus alayının desteği ile Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal ile birlikte yüzlerce Azerbaycan Türkü katledilmiş, rehin alınmış, yaralanmış ve yurtlarından sürülmüşlerdir.

Bu çok önemli olayın Ermeni ideası itibarıyla ehemmiyeti nedir? Bizim için geçici de olsa kayba uğramış bir karış toprağın ve şehit edilmiş bir canın önemi şüphesiz hiçbir şeyle ölçülüp izah edilemez. Bununla birlikte katl ve yağmanın Ermeni niyahi hedefleri itibariyle özel önemi vardır. Biz bu kısa konuşmamızda konunun bu ciheti üzerinde durmaya çalışacağız.

Ermeniler Hocalı ile birlikte neden Azerbaycan toprağının % 20’sini işgal etmiş, bir milyona aşkın Azerbaycan Türkünü yerinden yurdundan etmiştir?

Ermeniler Hay Dat’a varmak istiyorlar. Hay Dat Ermenilerin kaybettiklerini iddia ettikleri muhayyel Ermenistan olup Hazar, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki topraklarda yer almaktadır. Bu topraklar Türk elleri ve insanları Türk’tür. Bu coğrafyada farklı milletler de olsa idi Ermeni ırkçı tutumunda bir değişiklik olmayacaktı. Nitekim, Ermenilerin komşuları Farslara ve Gürcülere de tavrı farklı değildir. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husus Ermenistan’da etnik milliyetçiliği mono milliyetçiliğe götürebilen Ermenistan düşünü gördüğü coğrafyaların demografik yapısıdır. 2,5 milyonluk Ermenistan diasporasının maddi desteğine rağmen nüfusunun yarısına dahi sahip çıkamamış göç başlamıştır. Yayılmayı tasarladığı komşu coğrafyalardan sadece Cavaheti (Gürcistan) de Ermeni vardır. Denizden denize Ermeni hulyaları Ermenisiz bir bölgede başka halklarla ittifakı gerektirir. Bu halklar Türkler olmayacağına tasarlanan büyük Ermenistan’ın demografisini Ariyan ittifakı mı oluşturacaktır?

Ermenistan gerçekleşmeyeceğini bildiği halde böyle bir hedefin peşinde olmak zorundadır. Bu zorunluluğu Ermeni milli davasını inşa etme ihtiyacı doğurmaktadır. Farklı coğrafyalarda, farklı siyasi tercihlerde yaşamakta olan dünya Ermenilerini millet oluşturma şuuru ile bir arada tutabilmek için hayali bir vatan, hayali bir geçmiş ve hayali bir hedef bulunmalı idi. Bu hedef için seçilmiş düşman olmaya en uygun Türkler bulunmuştur. Hay Dat bunun ürünüdür.

Ermeni Hay Dat doktrini için evvela bir Ermeni milli adı ve bu adın kabullenmişliği gerekiyordu. Bunun için mitolojiye başvuruldu, hay kavmine sahip çıkıldı. Bu kavmin yaşadığı bölgenin çok daha kuzeyindeki dağlık bölgeye yüksek ülke anlamında Arnamiya ve burada yaşayan çeşitli etnisitelere yukarı bölge halkı anlamında Ermeniler deniyordu.

Mitolojik Hayk ismi ve coğrafi tabir Ermeni kelimesi bu şekilde birleştirildi. 301 tarihinde evrensel Hıristiyanlığı bölgede milliyeti tartışmalı isimli bir din adamı tebliğ ediyordu. Bu tebligata bölge halklarından Fars, Arap, Türk v.s milliyetli halklar da katıldılar. Böylece Grigoryen cemaati oluştu ve bu cemaatin diğer ismi olarak Ermenilik gelişti. Bilindiği gibi Hay kavminin hepsi Grigoryen olmadığı gibi Grigoryen inançlı Hıristiyanlar da muhakkak Ermeniler değildir.

1850’li yıllara kadar milliyet anlamında Ermenilikten bahsedemiyoruz, ancak Grigoryen cemaati, sanatı, dili, ekonomik potansiyeli ve kültürel etkinliği ile sahnededir. Milliyet olma süreci ise Rusya ve Avrupa’nın Osmanlının Anadolu toprakları üzerindeki operasyonsa karar vermesi ile başlar.

Ermeninin karşısındaki ilk ve büyük engel Anadolu Türk yurdunu parçalatmak istemeyen Osmanlı Türkülüğüdür.

Anadolu’da dirençle karşılaşan Ermeni eş tarihi olarak 3 Şubat 1918 tarihinde Rusya’nın da yardımıyla bugünkü Güney Azerbaycan veya İran’ın kuzeyindeki Türk bölgesinde Urmiye, Salmast ve Hoy bölgesinde 130 bin Türkü katletmiştir.

Ermeni başka bir halkla birlikte yaşamak istememektedir. O, bir şehirde yalnız başına sokak satıcılığı yapmış olsa dahi, orayı tarihi Ermenistan’ın bir parçası olarak kabul etmekte, etnik milliyetçiliği doruğa çıkarıp mono milliyetçilik yapmaktadır. O, birlikte yaşadığı halkları ayağı yer tutunca ya sürgüne tabi tutmakta yahut da katledilmektedir. Hocalıda bu iki uygulama bir arada sergilenmiştir.

Ermenilerin Güney Azerbaycan katliamlarının durdurulmasını Osmanlı Türk silahlı kuvvetlerinin 6. orduya bağlı birlikleri önlemiştir. Bu olayda da Ermeniler kendilerini Türk katliamı yapmaya mecbur hissediyordu. Zira Erivan’dan Akdeniz’e inen güzergahta bölge Türkleri yaşıyordu.

Kuzey Azerbaycan’da Ermenilerin ilk büyük yaptıkları katliam 1905-1909 yıllarında uygulanmıştır. Ülkenin muhtelif yerlerinde Türklere yönelik Ermeni eylemleri ile Türksüz bir Ermenistan isteniyordu ve Azerbaycan Türkleri Hay Dat’ın batı, kuzey-batı ve doğu cihetinde yaşıyorlardı. 1918 yılında Ermeniler Bakü’de Türk katliamını başlatırlar. Osmanlı Türk ordusu 15 Eylül 1918’de Bakü’deki Ermeni işgal ve katliamına son verir. Ermeniler bu eylemlerinde Ruslarla birliktedirler.

Bugün de Güney Azerbaycan’ın Ermeni yurdu olduğuna dair Ermeniler yayın faaliyetleri sürdürmektedirler. Aynı şekilde Doğu Anadolu’dan toprak talep etmekte ve Nahçivan üzerinde iddialarda bulunmaktadırlar. Ermenilerin Gürcistan üzerinden Karadeniz’e çıkış arayışları tarihi Ahıska ve Borçalı Türk toprakları üzerinden olmak zorundadır. Ermeniler Cevaheti, Abasya’nın kuzeyi, Adler ve Krasnodar güzergahını Karadeniz’e çıkış için tasarlamaktadırlar. Özetle, Ermenilerin tarihi iddiaları bitmemiştir. Onlar daha bir çok Hocalı’ya iştahlıdırlar. Ermenistan bazı komşuları ile bağımsızlıktan sonra sınır anlaşması yapmamakta ısrarlıdır. Zira komşularının topraklarında hak iddia etmektedir. üzerinde durulması gereken önemli bir husus da bölge karargahlarını artıran ve sınırlar üzerinde müdaheleci olacağını açıklayan süper gücün Ermeni yayılmacılığına nasıl baktığının bilinmesidr

Vurgulamak istediğimiz husus; Ermeni ulusal kurtuluş mücadelesini İran’da da, Azerbaycan’da ‘da, Anadolu’da da Türk düşmanlığı üzerine inşa etmiştir.

 Zira:

·Ermeniler başka halkların varlığına tahammül edemezler. Güçlü tahrik ve destek görmeleri bu hastalıklarının nüks etmesi için yeterlidir.

·Ermeni eylem bölgelerinin oluşturulması ve bölgelerinin iltisatlı hale getirilmeleri tasarlanan Büyük Ermenistan ve ona ulaşma mefkuresini gerektirmiştir Hay Dat bu idealin adı ve Hocalı katliamı bu ideale ulaşmak için engel kabul edilen güzergahın açılması faaliyetlerinden birisidir.

·Ermenileri mücadele yöntemi olarak terörü seçmeye onların tarihi şartları ve tahrikçi güçlerin Ermenilere uyguladıkları politika mahkum etmiştir. Ermeniler devlet olamamış ve yalnız başlarına düzenli ordu idare edememişlerdir. Bunun bir sonucu olarak kendi iç mücadelelerinde, birlikte yaşadıkları halklara karşı hep bu türden terör karakterli eylemler vermişlerdir.

Bunun içindir ki;

Orduları cephede iken Anadolu Türk halkını arkadan vurmuşlardır.

Anadolu’da tespiti yapılan yüzlerce katliamın delilleri toplu mezar kazıları ile ortaya konulmuştur.

Anadolu Türkünün diplomat evlatlarına karşı yapılan eylemlerde 40 şehit vermesi bir Ermeni terör yöntemi ürünüdür.

Hocalı’daki masum halkın toplu katliam ve sürülmesi de benzeri bir örnektir. Sayılan bu eylemler zincirinin bir parçasıdır.

BM’nin Hocalı ve benzeri Türk topraklarının Azerbaycan’a ait olduklarını kabul etmelerine rağmen bazı parlamentolarda Ermeniler lehine alınan kararların nedenleri nedir?

Neden toprağı işgal edilmiş, halkı sürülmüş olan taraf Azerbaycan Türkü olmasına rağmen ambargo Azerbaycan Cumhuriyetine konulmaktadır? Ermeniler psikolojik harekat faaliyetlerinde bu derece etkili olabilmelerini; Kafkasya’nın ilk Hıristiyanları olduklarını bu bölgede Hıristiyanlığın tanınmasının da hizmetleri olduğu propagandasına borçludur. Ermeniler bölgenin ilk Hıristiyanları olmadıkları gibi Hıristiyanlığa olan hizmetleri de abartıldığı kadar değildir.

Azerbaycan ve Türkiye’nin yapamadığı bir strateji oluşturmaktır. Yaşanılan bir stratejistsizliktir. Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri teorik bir zemin üzerine oturtulamamıştır. Türkiye ve Azerbaycan diplomasisinin bu mücadeledeki birlikteliği konusunda fazla bir şey söylemek durumunda değiliz. Ancak her iki kesimden Türk teoriysen ve stratejistler ile, üretilen fikirler itibarı ile yeterli dayanışma maalesef sürdürülememiştir. Azerbaycan ve Türkiye’nin arasında Ermeni konusunda ortak politika üretilebilmesi için her iki Türk cumhuriyetinin Ermenistan politikalarının net olarak bilinmesi gerekir. Ermeniler ise süreklilik arz eden bir strateji geliştirmişleridir.

Ermeniler Hay Dat doktrini ile kaybedilmiş topraklarını almak için mücadele veren “mağdur ülke” mesajını bütün dünyaya, bu arada Türk ve İslam dünyasına da ulaştırabilmişlerdir.